152 dakika, 7+

“Star Wars” filmleri bütün o çok şık düello sahnelerinin, uzaydaki bol lazerli savaşların, sevimli droidlerin, asla kötülük içermeyen değişik hayvan türlerinin arasında; insanın neden kötülüğü seçebildiğini, dünyadaki iyilik ve kötülüğün arasında sık sık yer değiştiren ‘denge’nin ancak iyilerin cesaretiyle, işbirliğiyle, fedakarlıkla ve sorumluluk almasıyla yeniden dengelenebileceğini anlatır. Bu yüzden ‘nesilsiz’dir Star Wars. Her yeni Star Wars filmi eskileri izleyenler için de izlemeyenler için de tanıdık ve tutarlıdır.

İki yıl sonra gelen devam filmi “Son Jedi”ın senarist yönetmeni Rian Johnson elindeki hikayeyi Star Wars evrenine çok da ters düşmeyecek şekilde farklılaştırmaya yoğunlaşmış. “Güç Uyanıyor”da tanıştığımız Rey – tam karşısında duran öfkeli Kylo Ren’le çelişkilerle dolu bir karşılaşma yaşıyor. Eğitim almak için bulduğu Luke Skywalker’ın tavrı kimsenin beklemediği kadar farklı oluyor ve onu canlandıran Mark Hamill’in olağanüstü oyunculuk performansı filmden sonra herkesin en çok aklında kalan şey oluyor.

Serinin en uzun filmi (152 dakika) ama kesinlikle en şık filmlerinden biri “Son Jedi”.

DVD izlemek isteyenler için film önerisi;

BARRY SEAL: KAÇAKÇI / American Made

Yönetmen: Doug Liman

Oyuncular: Tom Cruise, Domhnall Gleeson, Sarah Wright 

115 dakika, 13+

Anlaşılan o ki; yolu Pablo Escobar’la kesişen herkesin çok acayip hikayeleri var. Barry Seal’in hikayesinde de şunu çok net anlıyoruz: ‘komünistlerle mücadele edeceğiz’ diye her türlü kirli operasyonlara göz yumulmuş ve sayısız insanın hayatıyla oynanmış! Bir tarafta uyuşturucuyla mücadele ediliyor intibası yaratılırken, diğer yandan uyuşturucunun havadan yer değiştirmesine adeta göz yumulmuş. Komünizm karşıtı olduklarını söyleyen her türlü yapıya silahlar gönderilmiş, hatta askeri eğitim almaları için ülkeye kaçak olarak bile sokulmuşlar. Bir noktadan sonra ise kullandıkları adamları tek bir fotoğraf karesiyle, bir kenara atmakta da hiç tereddüt etmemişler!

ABD’nin tüm dünyayla kendi malıymış gibi oynamasını, ailesi ve kendisi için lüks bir hayat kurmak isteyen, maceraperest bir adamın hikayesi üzerinden anlatıyor film. Yönetmen bunu bol işçilikli ve hızlı olduğu kadar çok akıcı bir kurgu eşliğinde sunuyor.

Çocuklarla izlemek için film önerisi;

KÜÇÜK DENİZKIZI / The Little Mermaid

Yönetmen: John Musker, Ron Clements

Oyuncular: Jodi Benson, Kenneth Mars, Pat Carroll, Buddy Hackett

Süre: 83 dakika, 6+

Hans Christian Andersen’in bir masalından uyarlanan bu Disney klasiğinde güzeller güzeli deniz kızı Ariel’in asil bir prense olan aşkı yüzünden kandırılması anlatılıyor. Denizlerin kralı Triton denizaltı krallığını bir düzen içinde yönetirken denizkızı Ariel’e yüzeye çıkmamasını ve insanlarla iletişime geçmemesini sıkı sıkı tembih eder. Oysa Ariel meraklı mizacına yenik düşerek sık sık yüzeye çıkıyor ve gözlemlediği insanlara özeniyordur. Bir fırtınada kurtardığı Eric adlı prense aşık olan Ariel, deniz cadısı Ursula’yla bir anlaşma yapar. Eric’le mutlu olabilmek için insan olmak istiyordur. İki bacak karşılığı güzel sesini vermeye hazırdır. Ancak üç gün içinde Eric’i bulup onu öpmelidir. Bu olamazsa sonsuza dek Ursula’nın kölesi olacaktır…

Ariel’in inatçılığı, cesareti ve kararlılığı kız çocukları için doğru örnek teşkil edebilir. Hatta kızınızla Ariel’in bu kadar güçlü bir kadın karakter olmasına rağmen, yaptığı büyük hatayı (Ursula’yla hiç adil olmayan bir anlaşma yapması) tartışabilir, onunla güzel bir sohbetin kapısını açabilirsiniz… Tabi ki kız çocuklarına bu film üzerinden anlatılacak çok konu var. ‘Kandırılmak’ üzerine konuşmak mümkün mesela. Ursula’nın neden o kadar kötü olduğunu, sahip olunan yeteneklerin ne kadar önemli olduğunu da konuşabilirsiniz. Mağrur ve güçlü bir kadın olmanın önemini de… Yani aslında tam bir anne-kız paylaşımı bu film…

Okumak isteyenler için kitap önerisi;

BACH: YAŞAMI VE ESERLERİ

Aydın Büke

455 sayfa

stanbul Devlet Senfoni Orkestrası’nda yıllarca flüt sanatçısı olarak çalışan Aydın Büke 1995-2004 yılları arasında da TRT Radyo 3’te klasik müzik programları hazırladı. 2003-2010 yılları arasında Yıldız Teknik Üniversitesi, Sanat ve Tasarım Fakültesi’nde müzik tarihi dersleri verdi. Büke’nin klasik müzik bestecileri üzerine yazdığı kitaplar Türkiye’de bu türden kitaplar arasında özel bir yere sahiptir. Daha önce yine Can Yayınları’ndan basılan ünlü besteciler; Chopin, Beethoven ve Mozart üzerine kitaplar kaleme alan Büke’nin Bach incelemesinin ise farklı bir yapısı var: Sanatçının yaşamını, o dönemin toplumsal, tarihsel arka planıyla birlikte anlattıktan sonra, Büke, eser çözümlemelerine girişiyor. Bu çözümlemelerin özgün yanı, sanatçının çok bilinen eserleri yerine yine aynı öneme sahip ama ülkemizde az bilinen eserlerine yönelmesi. Meraklılarının çok büyük bir keyifle, aydınlanarak okuyacağı bir kitap.